KARS / ŞUBAT 2014
Bu sene Şubat ayında
Kars’a gittim ve Kars’a ulaştığım andan itibaren büyülendim. Kars Türkiye’nin
en yüksek şehri ve hava özellikle kışın çok soğuk ama insanlarının sıcaklığı,
şehrin doğallığı ve samimiyeti insanın içini ısıtıyor. İhtişamlı Kars kalesi,
mahsun 12 Havariler Kilisesi ve büyüleyici Taş Köprü insana hem tarihte bir
yolculuk yaptırıyor hem de hafif bir hüzün veriyor. Şehrin birçok yerinde Rus
mimarisinin izlerini görmek mümkün. Yine
de insan keşke diyor; keşke daha çok sahip çıkılsaymış eskiye... Ardahan ile
Kars’ın arasındaki Çıldır gölü ise tam tabiriyle muhteşem. Ben beyaz huzur
adını veriyorum tamamen buz tutmuş olan bu doğa harikasına. Üzerinde kızaklar,
atlılar ve hatta ralli yapan arabalar var; güneş pırıl pırıl parlıyor yukarıda
ve bembeyaz buzun üzerinde rengarenk ışık yansımalarına dönüşüyor. Gölün
üzerinde yürürken çok ama çok derinlerden buz çatlama sesleri geliyor; işte o
an doğanın gücünü iliklerime kadar hissediyorum ve bu güzelliği görebildiğim
için çok şanslı sayıyorum kendimi.... Kars gerçekten bir kış masalı, sanki bir
Rus romanı... Mutlaka görülmesi gereken bir ilimiz. Ben bir de yazın, bu
güzelim göl masmavi iken gelmek istiyorum buraya... Zaten Kars’ta edindiğim
yeni dostlarıma sözüm var, hem de bu gidişimde Kars yöresi oyunlarına da eşlik
edeceğim; sözüm söz...