28 Kasım 2014 Cuma



"Aklıma bile gelmiyorsun artık...O kadar kalbimdesin ki..."

                                                                 Cemal Süreya






5 Kasım 2014 Çarşamba

EDİRNE

Daha önce birkaç kez gitmiş olmama rağmen hiç detaylı olarak gezememiştim Edirne'yi. Aslında Edirne'nin ülkemiz içinde metrekareye düşen tarihi eser bakımından birinci, dünyada da Floransa'dan sonra ikinci şehir olduğunu yakın zamanda öğrenmiş ve bu değerli bilgiyi neden daha önce bilmediğime için için kızmıştım. Edirne'yi gezip tanıma fırsatı bulduğumda, bu kadar yakın olup da bu güzellikleri daha önce görmediğim için daha da bir kızdım kendime... Herşeyden önce 3 adet nehir geçiyor bu güzel şehirden: Meriç, Tunca ve Arda... Izgara tipi sokaklarıyla çok sevdiğim Kars'ı hatırlatıyor bana... Her yer tarihi eserlerle dolu...İçinde dua edebilme fırsatı bulduğum Mimar Sinan'ın muhteşem ve bana göre çok da zarif olan ustalık eseri Selimiye Camii, iç ve dış duvarlarındaki Arapça yazılarıyla büyüleyici Eski Camii, şuanda malesef kullanım dışı olan Sinagog, taş köprüler, Sarayiçi'ndeki Kanuni Sultan Süleyman zamanından kalan Adalet Kasrı (Kulesi), Sultan II.Beyazıt Külliyesi içinde yer alan ve günümüzde ney seslerinin verdiği huzurla gezebileceğiniz bir Sağlık Müzesi olarak hizmet veren Darüşşifa ve Tıp Medresesi, Karaağaç'ta bulunan ve bugün Trakya Üniversitesi bünyesinde olan Tren Garı ve modern Lozan Anıtı...Daha yakın geçmişe baktığımızda ise Balkan Savaşı'nı ve Şükrü Paşa'yı yaşatan ve insanı o günlere götürüp içini sızlatan Balkan Savaşı Müzesi... Bir güne sığdırabildiklerimle ve manevi bir huzurla ayrılıyorum Edirne'den... Bir de şiir var sizlerle paylaşmak istediğim; Sağlık Müzesi'nin bahçesinde Ahmet Kutsi Tecer'e ait duygu dolu dizeler...

Ağaçla Sarmaşık
Burada, bu eski Darüşşifa’da
Birbirine aşık iki genç varmış.
Kızın bulunduğu yer loş bir oda,
Oğlanın kaldığı yer daha darmış.

Her sabah avluda buluşurlarmış,
Doluncaya kadar bir kum saati,
Kızın etrafını periler sarmış,
Oğlanın altında bir sihir atı.

Nihayet bir zaman gelmiş, sıhhati
Düzelmiş bu iki sevdalı gencin
Bir anda kaybolmuş hayatın tadı,
Meğer saadetmiş bu onlar için.

Son defa yan yana gelmiş ikisi,
And içmiş bir daha ayrılmamaya;
Kandırıp bu iki aşık herkesi,
Yeniden girmişler Darüşşifa’ya

En sonda acımış onlara Hızır,
Yaptığı bir iksir varmış kendinin,
Uyuduğu zaman Başhekim, Nazır
İlacına katmış her ikisinin.

İçince iksirden bu iki aşık,
Dünyası değişmiş her iki canın,
Kız bir ağaç olmuş, oğlan sarmaşık,
Issız bahçesinde Darüşşifa’nın.