21 Ekim 2020 Çarşamba

Tanımadan sevmek...

 Bazılarını tanımadan severim. Buna en büyük örnek elbette Mustafa Kemal Atatürk. Koşulsuz, şartsız severim pek çoğumuz gibi. Atatürk hepimiz için çok başka elbette, onun yeri kalbimizde apayrı. Bir de aynı dönemde yaşasak ta yüzünü hiç görmediğim, hiç sohbet etmediğim ama çok sevdiğim, gururla takip ettiğim, benim için özel olan insanlar vardır. İlk aklıma gelenler Erol Günaydın, Aydın Boysan, Genco Erkal ve Bekir Coşkun. Tahmin edebileceğiniz gibi bu yazımın sebebi Bekir Coşkun...Ben eskiden gazetelerin köşe yazılarını pek te takip etmezdim, ta ki Bekir Coşkun'u okuyana kadar. Bekir Coşkun yıllardır her sabahımın vazgeçilmeziydi; deyim yerindeyse, iki elim kanda olsa Bekir Coşkun'u okumadan güne başlamazdım. Yazmadığı günler içimde bir boşluk olurdu. Özellikle son yıllardaki hastalıkla mücadelesinde her sabah Sözcü'de yazıp yazmadığına bakarak bir nevi sağlık durumunun da kontrolünü yapar olmuştum. Bir çok okurunun da yaptığı gibi maillerim ile ona moral vermeye çalıştım bu zorlu sürecinde. Hatta iki mailime cevap döndüğünde o kadar sevindim ki; okurlarından gelen maillere bakıyor, düzelecek, bunu da atlatacak diye düşündüm. Olmadı, olamadı ve malesef Türk basını bu kıymetli kalemini kaybetti. Öğrendiğim andan beri çok çok üzgünüm. Daha söyleyeceği çok şey, dokunacağı çok kalp, vereceği çok ders, gülümsetecegi çok yüz vardı. Onu çok özleyeceğim. Yeri dolmayacak biliyorum ama Bekir Coşkun kalbimde hep yaşayacak. Erol Günaydın, Aydın Boysan ve Bekir Coşkun...Işıklarda uyuyun ve Genco Erkal lütfen kendine çok iyi bak, daha fazla terkedilmeye dayanamam...

8 Temmuz 2020 Çarşamba

Değişiyoruz...

Merhaba,

3 gündür kafamı kaldıramıyordum, bir halsizlik, bir çarpıntı halleri, ha ağladım ha ağlayacağım durumu...aşırı sıcak, tutulma modu falan dedim, çok ta umursamamaya çalıştım ve nihayet bu sabah zımba gibi uyandım. Bir rüzgar ki dersiniz Bozcaada'dayım (bilen bilir deli severim orayı)...İnsanı kendine getiren, dirilten harika bir rüzgar...Ben ki rüzgarı çok sevmem, resmen aşık oldum bu havaya...Parçalı bulutlu bir hava ve tazeleyici bir esinti, tek kelimeyle müthiş! Sonra dedim ki kendi kendime, sen yaza tutkun bir kadınsın, neyin nesi bu havayla olan aşk meşk hâlleri? Anladım ki insan değişiyor; sevdikleri, zevkleri ve hatta âşık olduğu şeyler bile değişiyor...belki çok acıtıyor, yıpratıyor ama yine de bitti mi bitiyor...Yeni ben'e merhaba, tatlı rüzgâra, benim farkındalığıma ve gözümü açan herşeye çok büyük teşekkürlerimle...♥️

26 Mart 2020 Perşembe

Corona kabusu


Malesef çok zor günler yaşıyoruz. Sanki global bir sınavdan geçiyormuşuz gibi hissediyorum. Yaşadığımız şey bir korku filmi ya da bir türlü bitmeyen bir kabus gibi gözükse de, gerçeğin ta kendisi ve biz buna hiç te hazır değilmişiz aslında...Hayatımızdaki öncelikler nasıl da bir anda değişiverdi; kolonya, maske, ıslak mendil en çok sahip olmak istediğimiz ilk 3 eşya haline geldi. Gardrobumdaki giysilerime, ayakkabılarıma bakıyorum; bir daha bunları giymeye fırsatım olacak mı acaba diye düşünüyorum. Ya da makyaj malzemelerim; bir daha süslenip süslenip sokağa çıkabilecek miyim ki? Yaza denize girebilecek miyim mesela, ya da şezlonga serilip arkadaşlarımla sohbet edebilecek miyim? Şu an markete bile gitmeye çekinirken, uçağa binip Avrupa'ya gidebilecek miyim yeniden? Yeniden sarılabilecek miyim dostlarıma iç rahatlığıyla?
Hayat gerçekten bir sınav ve dinamiği çok yüksek. Umarım biter bu kara günler tüm dünya için ve küçük ama mutlu hayatlarımıza yeniden dönebiliriz; elbette farkındalıklarımız biraz da olsa artmış olarak...
Sağlıkla kalın, bi de evde kalın...
#evdekal