17 Şubat 2015 Salı


KADIN OLMAK...

Türkiye’de bir süredir kadın cinayetlerinde, tacizde, tecavüzde yani kadın istismarında büyük bir artış var. Hergün gazetelerde bu tür haberler okuyoruz; televizyonda eşini ya da kız arkadaşını sokak ortasında döven, tekmeleyen adamlar görüyoruz. Her birinde canımız acıyor, yazıklar olsun diyoruz ama en son olay.... Özgecan Aslan... 20 yaşında pırıl pırıl bir üniversite öğrencisi. Tek suçu bir toplu taşıma aracına binmek... Daha sonra olanlar ise insanlık dışı, tarifi mümkün olmayan şeyler... Buna hangi yürek dayanır? Ailesini ne teselli eder? O canilere ne ceza verilirse verilsin Özgecan’ı geri getirir mi? Kadın olmak hele de Türkiye’de kadın olarak var olmak gerçekten çok zor... Hangimiz hava karardığında adımlarımızı sıklaştırarak biran önce evimize varmayı istemedik? Hangimize laf atılmadı? Toplu taşıma aracında tek bayan kaldığımızda hangimiz tedirgin olmadık? Hangimizi fütursuzca gözlerini dikerek süzmediler? Erkekler kendinde bu hakkı görürken bizler neden suçlu gibi başımızı önümüze eğdik hep? Peki nedir aramızdaki fark? Aramızdaki fark insanı insan olarak görememektir. İnsanları kadın-erkek, etken-edilgen, aktif-pasif olarak kategorize etmektir ve daha da kötüsü bu zihniyette çocuklar yetiştirmektir. Eğitimle öğrenim bizde hep karıştırılır. Eğitimli insan deyince diploması gelir akla hep; halbuki bu çok yanlıştır. Diplomalar bize öğrenim sonucunda verilir ve aslında eğitimli insan olmakla çok da alakası yoktur. Eğitim daima ailede başlar ve iyi bir insan olmanın temelleri daha küçücük bir çocukken atılır. Elbette kişisel gelişim bir ömür boyu sürer ve öğrenim sürecinde de birşeyler katarız kendimize, ama aileden alınmış olan bir temel varsa...Eğitimli insan -eğer akıl sağlığı yerindeyse-  ahlaklı, medeni, doğaya ve insana saygılı, iyi niyetli, dürüst, temiz kalpli ve yardımsever olur. Yani eskilerin deyimiyle düzgün insan... Allah hepimizin karşısına düzgün insanlar çıkarsın...